;28 ŞUBAT2018
Ay Leo işaretinde bir gün daha geçirir, ancak bugün bazı önemli yönleri belirlemektedir. Ay'ın Mars ve Uranüs'le uyumu, yaratıcılığını ya da sevgimizi ifade etmek için oldukça kolay kanalları işaret ederken, Jüpiter'e olan meydanı denize inme eğiliminde.
Mercury-Mars kare bugün sabırsızlık, acele etme ve anlaşmazlıkları tetikleyebilir. Düşüncelerimizi, düşüncelerimizi ve düşüncelerimizi ifade ettiğimizde zemin için rekabet ediyoruz, bu da sağlıklı bir diyaloga girmeyi zorlaştırıyor. Zihinsel ajitasyon hakim olabilir. Tartışmaları, söylediklerinle ya da söylediklerinle heyecanlandırabiliriz. Bununla birlikte, eğer zihinsel rekabet gücü yeni düşünmeye yol açıyorsa, bu verimli bir zaman olabilir.
Moon, ertesi gün, Perşembe, Mart 1, 12:58 EST saatlerinde Başak'a Başaran gelene kadar, Ay'ın son yönü ile işaretlerin değiştirilmeden önce (Uranüs için üçgen) 18:14 EST'den geçersizdir.
- Ay Aslan Burcu’nun 11 derecesinde, haritanın 2’inci evinde ve Kuzey Ay Düğümü ile kavuşum halinde.
- Güneş Kova Burcu’nun 11 derecesinde, haritanın 8’inci evinde ve Güney AY Düğümü, Venüs ve Juno ile kavuşum halinde.
- Jüpiter, AY ve Güneş’e geniş açılı bir T-kare yapıyor.
- Kova Burcu’nun klasik yöneticisi Satürn 6’ıncı evde Oğlak Burcu’nda.
- Haritanın yükselen noktası 20 derece Yengeç Burcu. Bu derece, CASTOR sabit yılıdızı ile kavuşumda. Pluto, Yükselen ile karşıt açı alıyor ve Kova Burcu’nun modern yöneticisi Uranüs, Yükselen ile Pluto arasında T-Kare görünümü oluşturuyor.
- Güney Ay Düğümü Yükselen’e 150 derece açı alıyor.
- Chiron ve Lilith arasındaki 60 derecelik bağdan, AY’a 150 derecelik açılar uzanıyor.
MEALİ;
Bir kere herkesi ve herşeyi tehdit olarak ALGILAMAYA yatkın olacağımız bir zaman olacağını baştan söylemekte fayda var!
Gururlu başkaldırılar, hakkını alma ve hesap sorma girişimleri, ”üzmüş ezmiş kırmış ve hakkımızı yemiş olanlara” karşı taarruza geçme eğilimleri, gündemimizi işgal edebilir.
Politik ve Sosyal Düzlemde:
- Milli ve manevi duyguların tavan yapmasına neden olacak açıklamalar ve çağrılar,
- Diplomatik kanallardan istenen sonuç alınmadığı takdirde, yaşanan mağduriyetin farklı yollardan çözüleceğine dair vurgular,
- Uluslararası platformlarda taraftar arayışları,
- Bazı ülkelerle aramızdaki ekonomik işbirliklerini etkileyecek kararlar,
- Çatışmalara bağlı maddi zaiyatlar ve asker kayıpları,
gündem oluşturabilir.
Bireysel Düzlemde;
Sevdiklerimizi, sahip olduklarımızı, maddi veya manevi değerlerimizi, önceliklerimizi, saygınlığımızı, onurumuzu, konumumuzu korumak adına mücadele edeceğimiz, hiç bir konuda geri adım atmayı kolay kabul etmeyeceğimiz bir süreç bizi bekliyor.
- Kendimizi bugüne dek bizi rahatsız etmiş olan ama bir türlü tam istediğimiz tavrı alamadığımız durumlar karşısında, ödünsüz ve gözü kara çıkışlar yapmaya hazır bulabiliriz.
- Aynı şekilde haksızlık etmiş ya da fazla baskı yapmış, haddimiz olmayan şeylere karışmış olmakla suçlanıp, umduğumuzdan daha sert bir çıkışla üzerimize gelindiğine de şahit olabiliriz.
- Rekabet içeren bir konuda, hukuki bir mücadelede, iki taraftan birinin kazançlı çıkacağı maddi veya duygusal bir çatışmada, kendi çıkarımızı ya da konumumuzu savunmak durumunda kalabiliriz.
- Uzlaşmanın sağlanamadığı sorunlarda, ”ya hep ya hiç” veya ”inceldiği yerden kopsun” türü tutumlar sergilememiz, ya da birilerinin bizi böyle bir tavırla köşeye sıkıştırması mümkündür.
Bu süreci kayba uğramadan ve sonradan hoşnut olmayacağımız adımlar atmadan geçirebilmek için öncelikle;
- Bizi huzursuz eden konuyu ve bize yönelik potansiyel zararın ne olduğunu, tehditin boyutlarını, kısa ve uzun vadeli yansımalarını doğru tanımlamak,
- Eğer bir rakip, bir düşman varsa, bu kişinin ya da grubun gerçek niyetini, gücünü, yapabileceklerini iyice araştırmak,
- Eğer bu süreci güçlü ve sağlıklı atlatmak için birilerinden duygusal, maddi, hukuki, teknik bir destek alacaksak, bu kişinin yetkinliğinden ve tarafsızlığından emin olmak,
- Eğer ummadığımız kayıplara uğruyorsak, fark etmediğimiz bir rakip, gizlice yürütülen bir anlaşma ya da bir ihanetin söz konusu olup olmadığını incelemek,
yerinde olacaktır.
Harekete geçmeden önce, düşündüğümüz gibi bir tehditin varlığından emin olmak, olayı küçümsemek ya da abartmak gibi bir boşluğa düşmemek, için özen gösterelim. Zira nerede durduğumuzu, ne ile karşı karşıya olduğumuzu tanımlamadan, atağa kalkmak sadece gereksiz kan kaybına yol açar!
Eğer bir mücadeleye gireceksek, mutlaka şu soruları kendimize sormamız yerinde olur;
- Ben bu galibiyeti neden istiyorum? Benim için bu konuda geri çekilmemenin anlamı ve kazancı nedir? Ne elde etmeyi umuyorum?
- Kaybettiğimi düşündüğüm ve geri almak istediğim, kaybetmekten korktuğum, ya da kazanmaya aday olduğum şeyin gerçek değerinden emin miyim? Önceliklerimi ve beklentilerimi değiştirmemi gerektiren bir şey var mı?
- Beni harekete geçiren sadece gurur, rekabet hissi, kendini ispat etme güdüsü veya tahrik edilmiş, dolduruşa gelmiş olmak mı? Yoksa gerçekten haklı ve anlamlı bir amacın peşinde miyim?
- Sırf zayıf, eksik, korkak, yetersiz görünmemek adına gereksiz bir riske giriyor, fazla harcama yapıyor, değmeyecek bir şey için ölçüsüz efor sarfediyor olabilir miyim?
- Bu davadan galip çıkmak, bu ödülü almak, ya da bu sorunu çözmek için, neyi FEDA etmeye hazırım? Kazanacağımı düşündüğüm ödül ile, bunun gerektirdiği maddi ve manevi bedeller arasında denklik var mı?
- Haksız olduğum halde sırf geri adım atmamak için mücadeleye devam ediyor olabilir miyim?
- Bu mücadeledeki tavrımı belirlerken körlük ettiğim ya da bile bile gözardı ettiğim bir gerçek var mı?
- Bu çabanın ya da savaşın beni ”Neye Dönüştürdüğünü” kontrol ediyor muyum? Kendi doğrularımı ya da haklarımı savunurken, kazanmaya çalışırken kullandığım yöntemlerle, bazı değerlerimden ödün veriyor muyum?
- Uygun zamanda, uygun yöntemlerle, gerektiği kadar çaba gösterip, anlamsız olacağı ya da benim fazla zarar göreceğim aşamada durmayı, geri adım atmayı, beklemeyi hatırlayabiliyor muyum?
ALMAK, KAZANMAK, TERCİH EDİLMEK, ZAYIF GÖRÜNMEMEK, VERMEMEK, KAYBETMEMEK insanın zaaflı olduğu alanlardır :)
Haklı olduğumuz bir durumda sırf cesaretimizi toplayamadığımız, kendi değerimizden emin olamadığımız, bazı konumları ya da güvenceleri gözden çıkartamadığımız için adım atmamak, bize zarar verir. Kendimizi, sevdiklerimizi, değerlerimizi korumak adına bazen fedakar ve gözüpek olmamız gerekir.
Öte yandan haklı olduğumuz zaman dahi olayı bir ”Ego Savaşı”na çevirmek, haddi aşan tavırlara kalkışmak, hırs ve intikam hislerine kapılmak, kendimizi kaybedercesine saldırmak, bizi hem haksız duruma düşürür, hem de kendi değerlerimizden farklı bir yönde ödün vermemize neden olur.
Ölçü, hakkaniyet, denge, sınır, zerafet ve onur, savaşta dahi bizi korur ve sonradan daha büyük acılar verecek tavırlardan bizi uzak tutar.
JEDI Ustası Yoda, kendisine Büyük Savaşçı diye hitap eden öğrencisine; ”Savaşlar İnsanı Büyük Yapmaz!” der…
Hangi mücadeleye girersek girelim, en büyük savaşımız hep bizi yoldan çıkartan aşırı gururumuz, kaybetme korkumuz, benlik hissimiz, hırsımız ve kibrimizle olsun.
Haklı nedenlerle giriştiğimiz tüm mücadelelerde, kalbimiz cesur, zihnimiz açık, bilincimiz yerinde, dengemiz ve ayarımız tam, hareketlerimiz adaplı olsun :)
Bu AY TUTULMASI’nın ondört gün ardından bir GÜNEŞ TUTULMASI da gelecek. Güneş Tutulması haritasında birçok olumlu gösterge olduğu kanısındayım. O yüzden de, DOLUNAY ve KANLI MAVİ AY TUTULMASI’nın yükselttiği tansiyona kendimizi aşırı kaptırmamayı, vehim, vesvese ve kaygıyı abartmamayı, dengeli ve gözlemci olmaktan vazgeçmemeyi, öneriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder